´Said Nursi´nin ´Avrupa Islama gebe´ sözü dogrudur´

Avrupa'nin önde gelen Müslüman entelektüellerinden Tarik Ramazan, "Arap Bahari" süreci öncesinde Bati'nin yönlendirici etkisi oldugunu söyledi. Ihvan-i Müslimin hareketinin kurucusu Hasan el-Benna'nin torunu olan Ramazan, Arap Bahari sürecinde Misir'daki Müslüman Kardesler'i de "Dinî ilkeleri yüzeysel yorumlamamalilar." seklinde uyardi. Cihan Haber Ajansi'na konusan Ramazan, AK Parti hükümetinin, Ortadogu'da bundan sonraki süreçte demokratik gelismeleri takip ederek bölge ekonomilerini desteklemesinin faydali olacagini belirtti; Israil'in ise aslinda "diktatörlüklerle yasayamayacagini" savundu. Oxford Üniversitesi Modern Islam Çalismalari Profesörü Tarik Ramazan, yillardir göçmenlerin yerel kültüre uyum saglayamadigindan yakinan Avrupalilarin, Müslümanlar "yerlilestikçe" daha da saga kayarak radikallestiklerine ve problem ürettiklerine isaret ediyor. Bu noktada, Bediüzzaman Said Nursi'nin su tespitini de dogruluyor: Avrupa Islam'a gebe. Fethullah Gülen'in tesvikiyle dünyanin dört bir yaninda faaliyetler yürüten Hizmet hareketinden de övgüyle bahseden Ramazan, Hizmet'in, Islamiyet'in "maneviyat, ehliyet ve evrensellik" boyutlarini bir araya getirebildigini söylüyor. 'Prospect Magazine' ve 'Foreign Policy' dergilerinin 2008'deki 'Dünyanin en degerli 100 entelektüeli' anketinde 8. seçilen Ramazan, Cihan'in sorularina su cevaplari verdi: - Avrupa dogumlu, Bati egitimi almis, Hasan el-Benna'nin torunu Profesör Tarik Ramazan kendini nasil tanimliyor? Müslüman bir aileden geliyorum. Dinim benim için önemli, yazili kaynaklarimi ciddiye aliyorum. Müslümanligimi tam ve derin bir sekilde yasamak istiyorum. Fakat ayni zamanda, kültürel olarak Avrupali, ülke olarak Isviçreliyim ve nerede olursam olayim iyi bir Müslüman olmak istiyorum. Islam'dan aldigim terbiye nerede olursam olayim pozitif ve katma bir deger olmami gerektiriyor. - Ortadogu'da 'bahar' olarak nitelenen hareketlerin arkasindaki motivasyon nedir? Bu 'bahar'in pes pese devam etmesini nasil algiliyorsunuz? Müslüman dünyasindaki gelecegini nasil görüyorsunuz? Bence çok fazla saf durumuna düsmemek için dikkatli olmaliyiz. Benim dikkatli bir iyimserligim var. Fakat biliyorum ki Bati ülkeleri, ABD, Avrupa ülkeleri bunun için zorluyorlardi. Çünkü ekonomik bir pazar için istedikleri nitelikte bir demokrasiye ihtiyaçlari var. Dolayisiyla bu uyanis sadece nereden geldigi belli olmayan genç insanlarin daha fazla özgürlük istemesi degil. Perdenin arkasinda baska sebepler de var. Hâlâ diktatörlüge, baskiya hayir diyecek kadar enerjiye sahip insanlarin jeo-stratejik, ekonomik ilgileri, özgür, özerk ve onurlu vatandaslar olabilmek için politik istekleri oldugunu anlama noktasinda dogru dengeyi bulmaliyiz. Ayni zamanda biliyoruz ki Ortadogu'da Filistin ve Israil anlasmazligi çok etkili. Burada insanlara sunu hatirlatmadan geçemeyecegim. Su an Israil'de 1600 mahkûm hapishanede açlik grevinde. Iki tanesi her an ölebilir. Bilmeliyiz ki bu da 'Arap Uyanisi, Bahari'nin parçasi. Çünkü siddete basvurmuyorlar, yargilanmadan hapisteler ve adalet istiyorlar. [page_end] ISRAIL, KENDINI YENIDEN GÖZDEN GEÇIRMELI - Tunus, Libya, Yemen ve Misir'daki tecrübeleri göz önünde bulundurdugunuzda Arap uyanisinin ne kadar Islami oldugunu düsünüyorsunuz? Söylemem gerekir ki ilk egilim Islami degildi. Evet katilimcilar Müslümandi; ama Islami bir niyetle, Islamci partiler tarafindan yönlendirilmemislerdi. (Islami bir tepkiyle hareket edenler) ayaklanmalardan, diktatörler devrildikten sonra yönlendirici unsurlar oldu. Islam her yerde; Tunus, Misir, Suriye, Yemen, Libya'da... Bunu hesaba katmalisiniz. Bu çok ciddi bir sey; Türkiye'de de ayni. Islam önemli bir referans. Bundan sonra bizim için önemli olan, Islam'in demokrasiye, insan haklarina karsi olmadigini, tamamen ülkeyi özgürlestirdigini ve vatandaslari güçlendirdigini net bir sekilde anlatmak. Israil'le iliski özelinde de açiklamak gerekir ki, Israil diktatörlüklerle yasayamaz. Hatirlayin, Israil baslangiçta (Arap Bahari) 'Mübarek'i desteklememiz gerekir' diyerek Mübarek'i destekledi. Ilke diktatörlere karsi insanlari desteklemektir. Bu Israilliler için su anlama geliyor; dogru bir demokrasi anlayisiyla siyasetlerini tekrar gözden geçirmeliler. Filistinlilere olan muameleleri konusunda insan haklarina saygi duymalilar ki bu su an geçerli degil. MÜSLÜMAN KARDESLER ISLAM'I YÜZEYSEL YORUMLAMAMALI - Müslüman kardesler geçmiste ve günümüzde ne gibi hatalar yapmis olabilir? Arap uyanisinin kendileri için yararlari ya da zararlari nelerdir? Bu çok karisik bir konu ve tarihi süreç hakkinda konusacak kadar zamanimiz yok. Islami kaidelere geri döndüler. Sömürgeciligi ve diktatörleri ret, daha fazla seffaflik esaslarinda nettiler. Simdi de bazi politik zorluklarla ugrasiyorlar. Bazen elestirilen bazi stratejileri tercih ediyor olabilirler. Islami referanslari, amaçlari arasinda görünür olmali. Islami ilkeleri yüzeysel yorumlamamalilar. Aralarinda bazen gerginlik olabiliyor. Diktatöre (Mübarek) karsi oldukça omuz omuzaydilar. Ayaklanmalar sirasinda bile içeride bazi gerginlikler oldugu açikti. Onlari anlamaya çalismali, mevcut zorluklari da göz önünde tutmaliyiz. TÜRK HÜKÜMETI ARAP EKONOMILERINI DESTEKLEMELI - Son zamanlarda Türkiye'nin genelde Müslüman dünyaya, özelde de Arap dünyasina karsi izledigi siyaseti nasil buluyorsunuz. Türkiye dogru yolda mi? Düsünüyorum ki kimse simdiki Türk hükümetinin çok iyi bir is yaptigini inkâr edemez. Kendi iç isleri, rüsvete karsi mücadeleleri, daha fazla özgürlük için çalismalari pek çok sey yapilmis durumda. Düsünce özgürlügü ve esit vatandasliksa hala gelistirilebilir. Disarida Tunus'la, Misir'la, tabandaki gençlerle yapilanlar, halka verilen destek, diktatörlerden ayrilmalarini istemeleriyle her yerde selamlandilar. Bence bu dogru yol, dogru felsefe. Bundan sonra yapmamiz gereken, sadece demokratik süreçleri takip etmek degil, ekonomileri de desteklemek. Gelecekte Ortadogu ve Kuzey Afrika (MENA) ülkelerinde önemli olan, ekonomik istikrar. Türkiye'nin su an Afrika'da birçok ülkede yapmaya çalistigi gibi, elçilikler açmasi, yeni yönetimlerle irtibat halinde olmaya çalismasi çok iyi. Bu bizim kendilerinden yapmalarini bekledigimiz bir sey. Bu çalismalari gelistirmeliler ve daha da derinlestirmeliler. [page_end] AVRUPALILASMA MÜCADELESINI HAKLAR VE ILKELER ÇERÇEVESINDE YAPMALIYIZ -Avrupa'daki Islamofobi ve provokasyonlara gelirsek. Müslümanlar uyum sagladikça, Avrupa'da Islamofobi yükseliyor, Avrupalilar daha fazla saga mi kayiyor sizce? Evet. Bize yillarca vatandas olun, bizim bir parçamiz olun dediler. Biz daha fazla vatandas oldukça durum daha da problematik hale geliyor. Bize gerçek demokratlar, gerçek Avrupalilar gözüyle bakilmiyor. Avrupa'daki varligimiza meydan okumak için kurulmus popülist partiler ve diger cepheler var. Dolayisiyla net çözüm olarak sunulan sey aslinda problem. Göçmenken ve Avrupa'yi anlamazken iyiydi. Simdi anliyoruz ve yerlilesiyoruz; Avrupali oluyoruz ve problemiz. Fakat haklara ve ilkelere yogunlasmaliyiz; savunmaci olarak degil, hakkimizi savunarak. Bu sadece bütünlesme degil, bir hak ve onur mücadelesi. Tüm bu entegrasyon meselesi aslinda bizim vatandas olmamizdan, sorumluluklarimiz ve haklarimiz olmasindan ve yapmak istedigimizin bu olmasi temelinden stratejik bir sekilde dikkati baska bir yöne çekme ile alakali. BEDIÜZZAMAN, BÜYÜK BIR REFORMCU - Bediüzzaman Said Nursi, 20. yüzyilin basinda Avrupa'nin Islam'a gebe oldugunu söylemisti. Bu konuda sizin yaklasiminiz nedir? Ayrica, Bati'da Müslümanlari bekleyen en büyük tehlike nedir? En önemli tehlike Islam'in üzerine kuruldugu kaideleri unutma tehlikesi. Müslümanlar için en önemli görev Islam'in dogru temellerine dönmek ve kültürel yanlis anlamalardan kurtulmak. Biliyorum bu bir zorluk. Ve evet; Said Nursi'nin, Avrupa'nin Islama gebe olusu sözü dogrudur. Kendi kitabimda da, "tekrar Islam'in ilkelerine dönelim, bilgiden korkmayalim ve hakki savunan kimligimizi öne çikaralim" sözlerine referans yaptigim Said Nursi'nin büyük reformculardan birisi oldugunu belirttim. Su an Avrupa'da olan da budur. HIZMET HAREKETINE ÇOK BÜYÜK SAYGI DUYUYORUM - Fethullah Gülen'in fikirlerinden beslenen Hizmet hareketi hakkinda ne düsünüyorsunuz? Hizmet hareketine çok büyük saygi duyuyorum. Hizmet hareketi Islam'in üç boyutunu bir araya getirebiliyor. Maneviyat bu boyutlarin ilki. Niyetin hayatimizda çok temel bir yeri var. Ne yaptigimizi bilmemiz gerekiyor. Profesyonellik ikinci önemli boyut. Çalistigin alanda 'en iyi' olmaya çalismalisin. Egitimde, bilimde ne yaptigini bilmelisin. Alaninda uzmanlasmak, Said-i Nursi'nin vurguladigi bir seydi. Üçüncü boyut da Bati'nin bizim düsmanimiz olmadigi. Düsman "Bati'da ve her yerdeki" kuralsiz insanlar. Biz ise ilkeli, ezilen, onurlu insanlar tarafindayiz. Sonuçta; maneviyat, ehliyet ve evrensellik Müslümanlarin Islam'in merkezi olarak anlamalari gereken bir sey.
Kaynak:
http://www.moralhaber.net/Haberi OkuEtiketler: , Güncel Haberler, Haber Yorum, Türkiye Haberleri