25 Eylül 2012 Salı

"Özalýn ölümünü araştýranlar Adýgüzel cinayeti ve 88 suikastine baksýn"

"Özalin ölümünü arastiranlar Adigüzel cinayeti ve 88 suikastine baksin"

Devlet Denetleme Kurulu (DDK)'nun 8. Cumhurbaskani Turgut Özal'in ölümüne iliskin raporu, suikast süphelerini artirdi. 2. Özal Hükümeti'nde Saglik Bakanligi yapan Bülent Akarcali, söz konusu raporu Cihan Haber Ajansi (Cihan)'na degerlendirdi. Akarcali, Özal'in ölüm sebebi bulunmak isteniyorsa isadami Niyazi Adigüzel ve Özal'a yapilan suikastlerin arastirilmasi gerektigini söyledi. Bülent Akarcali, 93 yillarinda yasanan ölümlerin baslangicinin Eruh katliami oldugunu, katliamin Basbakan Özal'a Türk Silahli Kuvvetleri tarafindan 24 saat sonra haber verildigini belirtti. Anavatan Partisi'nin kurucularindan olan ve 5 dönem ayni partiden milletvekilligi yapan eski bakanlardan Bülent Akarcali, "Turgut Özal'in süpheli ölümü hakkinda arastirma yapiliyor ise Anavatan Partisi döneminin siyasi açidan iki büyük olayinin da arastirilmasi gerekir. Birincisi Bedrettin Dalan'in Istanbul Büyüksehir Belediye Baskani iken sag kolu, her seyi olan Niyazi Adigüzel'in TBMM'ne 100 metre mesafedeki Büyük Ankara Oteli'nin lobisinde öldürülmesidir. Niyazi Adigüzel 70'lerin taninmis isadamiydi. Türkmen Kadife'yi falan kurmustu. Son derece akli basinda zeki, milliyetçi ve müspet bir sekilde Bedrettin Bey'in yanindaydi. Gerek Anavatan'in, gerek Bedrettin Dalan'in gücünün dorugunda Büyük Ankara Oteli'nde vurularak öldürüldü, sadece üç gün konusuldu. Bu olay ne arastirildi ne de basin üstüne gitti. Neden vuruldugu kimse tarafindan arastirilmadi. Belki de olaylar oradan basliyor. Bana göre Meclis'in karsisindaki otelde bunun yapilmasi gözdagi verme seklindeydi. Diger büyük olay da 2. ANAP Kongresinde Turgut Özal'a yapilan suikasttir. O suikast üzerinde de bir arastirma yapilmadi. Turgut Özal da üzerine gidilmesini istemedi. Siyasi iradenin üstünde güçler mi vardi ki her iki olayin da üstü kapatildi. Her ikisi de gözdagidir bana göre. dedi. 'TURGUT ÖZAL NEDEN ÇANKAYA'YA ÇIKMA IHTIYACI HISSETTI?' Her iki olayin arastirilmasi gerektigini söyleyen Bülent Akarcali, su ifadeleri kullandi: "Niyazi Adigüzel'in ölümü arastirilmali. Diger taraftan Turgut Özal'in suikastçisi hayatta, kendisiyle konusulabilir. Ortada yüzde yüz üzerine gidilebilecek konular varken üzerinden 19 yil geçtikten sonra Özal'in mezari açilmasi gündemde. Diyelim ki inceleme yapildi Turgut Özal'a zehir verildigi ortaya çikti. Oradan nereye varacaksiniz? O bir sonuç. Isi baslangicindan ele almak lazim. Eger Turgut Bey bir zehirlenme sonucu öldüyse yedigine-içtigine koyulan zehirden dolayi olmus olabilir. Silahla veya baska bir sey ile degil. Turgut Bey'i cumhurbaskani iken zehirleyebilecek kisi veya kisiler var ise kendini o güçte gösterecek olanlar var ise o zaman çok eskiden beri vardir demektir. Bu kisiler önce Bedrettin Dalan araciligiyla Meclis'e, sonra Turgut Bey'in bizzat sahsina 1988'de suikast ile güç gösterisine girdiler. Belki de bu yüzden Turgut Bey, partiyi birakip Cumhurbaskanligi'na çikma ihtiyacini hissetti. Asil bunlarin arastirilmasi lazim. Diger kisim bana göre sansasyon kokuyor." 'DDK DAHA SEFFAF ÇALISMALIYDI' Devlet Denetleme Kurulu'nun çalisma metodunu elestiren Bülent Akarcali, eger Niyazi Adigüzel ve Özal'a Kartal Demirag tarafindan yapilan suikast girisiminden bahsetmiyorsa raporun yeniden hazirlanmasi gerektigini söyledi. Akarcali, söyle devam etti: "Turgut Bey'in mezari açilacak, incelemeler yapilacak, onlarca kamera mezar açilirken takip edecek, birkaç gün konusulacak. Sonuçta hiçbir sey çikmayacak. Sonuç çikartacak, olmus olaylarin üzerine gitmek lazim. Eger DDK raporu Niyazi Adigüzel ve Özal'in suikastçisi Kartal Demirag'dan bahsetmiyorsa bu rapor tekrar hazirlanmali. DDK hangi kistaslara göre çalisma yapti? Bunlarin hiçbirini bilmiyoruz. Aslinda böyle bir husus oldugunda çalisma metodolojisi en azindan Bati'da böyledir. En basinda açiklanir. Seffaflik vardir. Bu gizli bir olay degil ki. Olmamis bir komployu önlemek için gizli yürütülen bir tahkikat degil ki. Üzerinde binlerce defa konusulmus bir konu. DDK kamuoyuna 'Biz bu konuda arastirma yapiyoruz, adresimiz sudur. Bu konuda görüsü olanin, yazili, sözlü olarak bize basvurabilir' seklinde yaklasim göstermesi gerekirdi. Internet diye bir olay var. Mail adresi verirlerdi, kendisine gelen maillerden dosyaya katkisi olacagina inandiklarini çagirirlardi, ayrintili bilgi isterlerdi. DDK hangi metodolojiyi kullanarak bu raporu hazirladi? Siyaset öyle bir sey ki çok yakin sandiginiz birisi o konu hakkinda hiç bilgi sahibi degildir. Uzakta sandiginiz birisi tamamen isin içindedir. Sair ne demis? Denizin içindeyken, denizi bilmez demis." 'ERUH KATLIAMI BASBAKAN TURGUT ÖZAL'A 24 SAAT SONRA HABER VERILDI' Bülent Akarcali, Ugur Mumcu'nun, Adnan Kahveci'nin, Jandarma Genel Komutani Esref Bitlis'in ve Turgut Özal'in 93 yilindaki sirali ölümleriyle ilgili 15 Agustos 1984 yilinda yasanan Eruh katliamindan baslayarak bir arastirma yapilmasi gerektigini söyledi. Eruh katliaminin Basbakan Turgut Özal'a Silahli Kuvvetler tarafindan 24 saat sonra haber verildigini söyleyen Akarcali, su ifadeleri kullandi: "93 yilinda yasanan Ugur Mumcu, Adnan Kahveci, Jandarma Genel Komutani Esref Bitlis ve Cumhurbaskani Turgut Özal'in sirali ölümlerindeki süphelerin ortaya çikarilmasi için 15 Agustos 1984 tarihindeki Eruh katliami ile arastirilmaya baslanmasi gerekir. 93'deki olaylarin oldugu dönemi yasadigimiz için çok daha global, kapsayici bir analiz yapma imkanina sahip oldugumuza inaniyorum. 1983 sonu büyük bir sürpriz ile Anavatan Partisi iktidara geliyor. 25 Mart 1984'te yerel seçimleri yapiyoruz. Belediyelerin tümü Dogu ve Güneydogu hariç emekli veya muvazzaf subaylar tarafindan yönetiliyordu. Yapilan belediye seçimlerinin büyük çogunlugunu ANAP kazandi. Bütün adaylarimizi belki de ilk defa olarak mahalli insanlar Kürt'ü, Zaza'si, Süryani'si, Türk'üm, Arap'im diyenlerden belirledik. Bu insanlar belediye baskani ve il genel meclis üyesi oldu. Turgut Bey bu kapsamda bir demokratiklesme hareketini baslattigini söyledi. Parti olarak da bütün çalismalarimizi bu yönde yaptik. Tam o sirada büyük bir katliam ile karsi karsiya kaldik. Öyle ki, bir cumartesi aksam üstü katliam oluyor biz o sirada Meclis'teyiz. Çok iyi hatirliyorum. Ben Turgut Bey'i gece saat 01.00'de makam arabasina binmesine eslik ettim. Ertesi gün bizim o katliamdan haberimiz oldu. Düsünebiliyor musunuz? Silahli Kuvvetler ülkenin Basbakan'ina katliami 24 saat sonra bildirdi. Eruh katliami telsiz ve telefon kayitlarindan ülkenin Basbakanina hangi saatte haber verildi, ögrenilsin. Gece 01.00'e kadar haber verilmedigini ben bire bir biliyorum. Ertesi gün de vatandas televizyondan ögrendi. Çünkü Turgut Bey daha önceden ögrenmis olsaydi bize telefon edip, 'hazirlanin' derdi. Neden? Çünkü pazar günü de Meclis çalisiyordu. Meclis'in gündemi bu olay olacak dogal olarak. Hatta ihale bende kaldi. 'Kalk grup adina sen konus' dediler. Hayatimda o kadar güç bir konusma yaptigimi hatirlamiyorum. Metin Emiroglu, Hasan Celal Güzel yardimci oldu bana. Ne diyecegimizi bilemiyoruz. Bu katliam neden, nasil olmus, kimler tarafindan yapilmis hiçbir sey bilmiyoruz ki. 93'te yasanan olaylarin baslangici da bana göre Eruh'tur. Ortada bu islerin tasarimini yapmis yerli yabanci bir yapilasma var ise bu yapilasma Eruh öncesi de vardi. Ortaya çikti, geri çekildi, tekrar çikti, geri çekildi. Kimse bu konularin temeline inmek istemiyor. Turgut Bey'in ölümü de bu konularin üzerine gidilerek arastirilmali." 'TURGUT ÖZAL'IN ÖLDÜGÜNÜ TELEVIZYONDAN ÖGRENDIM' Turgut Özal'in öldügü gün yasadiklarini aktaran Bülent Akarcali, Özal'in ölümünü televizyondan ögrendigini söyledi. Akarcali, "Bir gece öncesi geç saatlere kadar çalismistik. Dolayisiyla geç kalkmistim hatirliyorum. Televizyonu açtim, birçok sey anlatilmis herkes bir üzüntü içinde. Daha Turgut Bey ile ilgili haber falan duymadan 'Eyvah!..' dedim. 3-5 dakika sonra Turgut Bey'in vefatindan söz edildi. Ben televizyonu açtigimda hastaneye gitmesinden bir saat sonra falandi. Ben de hemen Genel Baskan Yardimcisi olarak ANAP Genel Merkezi'ne gittim. Birkaç gün sonra cenazesi oldu. Biz merasime gelen yabanci konuklar ile ilgilendik. Turgut Bey'in vefatindan sonra Cumhurbaskani'nin cenaze merasimini düzenleyen devlet protokolü varken, bir de Turgut Bey'in ANAP Genel Baskani sifatiyla tanidigi devlet protokolü disinda çok sayida siyaset adami vardi. Onlarla da ilgilenmemiz gerekiyordu ve ilgilendik. O sirada biz muhalefetteyiz, elimizde devlet imkani da yoktu. Bütün o hususlari bizim yüklenmemiz gerekiyordu. Mesela Haydar Aliyev o sirada Nahçivan'in Basbakani idi. Sayin Aliyev'i Ankara'dan Istanbul'a götüren ben olmustum. Dolayisiyla bunun gibi bir sürü hususlar ile ilgilenmemiz gerekmisti." dedi.
Kaynak: http://www.moralhaber.net/
Haberi Oku
Etiketler: , dünya haberleri, dünyadan haberler, Kültür Haberleri

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder